bir basina

martilar beraberken tekneler hep bir basina...

7 Ocak 2011 Cuma

vicdanin ardindan

o umarsiz zibidiler ugruna cektigim her nefes
icimde yanan kandilleri sondurmekte
simdi gonlum kapkaranlik bir kafes
zehrinden en masum guvercinlerim olmekte

8 Kasım 2010 Pazartesi

dalgalar

siz simdi bilmezsiniz dalgalar neden boy boydur
her limanda ayri bir asik kopurtur de okyanuslari ondan
kimileri hintten kimileri pasifikten gelir de
bulusurlar en sevimli liman sehirlerinde
bazen besteler duyulur carpismalarindan
o ahenkli melodileri duyan asiklar
benim gibi oturur da keyifle siir yazar
gonul ister ki bir dalga da ben ask edeyim
gurul gurul yol alsin sak etsin ta istanbulda
neylersin ki insanin odu kopar hani
ya bogarsa sevdigini tsunami olur da
hep bahane birader, neme lazim luksun oylesi
ben dalgalari izlemeyi severim eksik kalsin otesi...

uykusuzluk oykusu

gece saat bir yirmi dokuz
ah o dunyanin obur ucundaki kadin
gun ortasinda sagda solda geziyordur simdi
Allah'im icine sevgimi indir ansizin
aklina geleyim bir anligina
gulusumu yadina dusur ya Rab
kahkahalarimi duyur inadina
nerden geldigine anlam veremesin
irkilsin bir anda iclenip yokluguma

gece saat bir yirmi dokuz
lanet ederken ben uykusuzluguma
o da kaderimize bakip kahrolsun
aradaki her santimetre
bir bir goz yasi olup icine dolsun
ama tasmasin kolayca oyle
denizler kurulsun gogsunde
dalga dalga bogazina vursun

gece saat bir yirmi dokuz
yurusun adim adim sokaklarda
isi gucu birakip simdi amacsizca
kursagina otursun bensizlik
Allahim benden ufak bir rica
yutkunamasin aklinda ben oldukca
bu siir boyle olmayacakti
kusacaktim butun yalnizligimi
askimi, sevgimi, eksikligimi
duyuracaktim sevdigime
nasil kadere yenildigimi
ama hala gece bir yirmi dokuz
siirde de yokuz askta da yokuz

7 Kasım 2010 Pazar

tekne

cocukluk ruyamdir bir teknem olsun
sahilsiz okyanuslar ortasinda
dalgalar hep ayni senfoniler sunsun
ask sarkilari calarken gramafonda
bir tekne ki ucube mi ucube
oyle ki gemiler yok saysin
bense bakip bakip hicligime
ucsuz bucaksiz sular hatirlatsin isterim
biz aslinda yokmusuz!!!

nefret

nefret etmek de kutsaldir sevmek kadar
biliyorum pek cok annenin sucu olmasa da
evlatlarin bazisi hak eder coskuyla sovulmeyi
en guzel yani cezasi yoktur hicbir yasada
soyle sinli kafli kusmanin utanmaz yuzlere ofkeyi
yine de hayvan benzetmeleri tat vermez bana
icimdeki igrenc bulantilari dindirmese gerek
asagilik hayvanlardan cok daha sefil olana
cok da koymaz herhalde seddeli bir "essek"
ben "surekli sessizler" olsun isterim kufurlerimde
ingilizlerin "f" bizim "s" tercihimiz ne hostur oyle
ah hani harfleri yaya yaya icten bir soveyim de
nefretin sehveti sahikalara ulassin soyle...

3 Kasım 2010 Çarşamba

yalnizlik

bilirim ki bencilce bir hazdir yalnizligin bahsettigi huzur
belki de kimsesizligine mukabil Allahtan bir lutufur
efkar yuklu arabesk huzunler getirse de beraberinde
enfestir kapilari cekip yalniz basina cekmek icine
havadaki sarhos edici kokusunu sukudun
yalnizlik, atildigi en sarp ucurumdur umudun
debdebeli asklarin agirligindan kacis
yikik koprulerden onceki son cikis
varilan her yol ayriminda son arda bakistir
gecici dahi olsa aska en dik bas kaldiristir

gurbet

asina degilim ne yagmuruna ne baharina bu sehrin
bazen ruhsuzluguna sovesim geliyor
tam icime atiyorum aci bir lokma yutar gibi
bu kez seytan 'tukur topragina cek git' diyor
sonra bir sigara yakma arzusu doluyor icimin ta dibi
"icmeyip de ne halt ediceksin" diyor orhan veli
beri tarafta istanbul hasreti de cildirtiyor tabi
aklimi celiyor bogazin nazli nazli kivrilan beli
asina degilim ne yagmuruna ne baharina bu sehrin

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Eyvallah

Vurana eyvallah
Yalana eyvallah
Dolana eyvallah
Hatta;
Yilana eyvallah
Ciyana evallah...

Biz hep eyvallah dedikce buyuduk
Eyvallahimiz kalmadi kimseye
Simdi hos degil "evelallah" demek
Kalkip mertce cekilelim koseye

bir daha bastan

Hayatin kendisiydi sirat koprusu.
Dogru kildan inceydi kilictan keskin
Arda kalan sade bir yasam oykusu
Ile icten, mesrur ve muzip bir gezgin.

Henuz erken, bitmedi oykumuz burda
Yem etmemek var simdi kuzuyu kurda.

5 Şubat 2010 Cuma

son perde...

tam su an istanbul'da
ruzgar bicak gibi kesilmistir
halicin sulari dokunsan yirtilacak
gergin bir perdeye kesilmistir

tam su an istanbul'da
gurul gurul havalanan bir ucak
muhacirler tasmakta kucak kucak
kim bilir kac gurbet doguracak

ve;
tam su an istanbul'da
aziz Fatih turbesinden kacak
sirtinda alemin vebali, elinde bir bicak
butun pas tutmus gonulleri oyacak

beklenen andir iste o an...

27 Ocak 2010 Çarşamba

gurbet

bitmek bilmeyen muzmin izdiraplar
kose basinda sarapcinin huznu
adami kanser ederken ah su seraplar
hamdolsun ki dogmakta mananin gunu

derken sokak lambalari aniden soner
binalarin arasinda kalakalirim oylece
mazgallarda yankilanirken senfoniler
aglasiriz derdime caresiz benle gece

gurbet; sahte ve betonarme her eda
yagmur bile randevuyla yagar inan ki
huzne, aska, gonle ve manaya veda
gamsizlarin yurdunda davetsiz misafirim sanki

yok mu yavuz ruhunu gonlune yuklenecek,
istanbul'u sirtilanacak kalender bir marti?
halicten vapur sesi, kasimpasadan cicek
getirip canladiracak su tatsiz ruhsuz hayati

8 Ocak 2010 Cuma

hey cansiz koltuk!!!

birak susma koltuk cansizmis gibi boyle
takilip kalma artik su gelen gidene
anlat; icine derdolan ne varsa hele
baska dunyalarda hayat varmis bize ne

ya kalk delice dans et ya da yanlizligi ogren
ahsap parkeye mihlanmis durma oyle
vardir elbet benden baska halini goren
ve vardir elbet senin de bir derdin soyle

farz et koynunda kitaplarla dertlesen bir kiz var
ya da cocuklara masal anlatan huysuz bir ihtiyar
bil ki dertler konusurken yalnizlik susar
ve dirisindir yaralarina tuz bastigin kadar